BAĞIRSAK SAĞLIĞINIZ ,KALP SAĞLIĞINIZI ETKİLİYOR !
Halk sağlığı konusunda çalışmalarıyla İstanbul’un tanınan Kardiyologu Dr Emre Ertürk hocamıza bu beslenme,sindirim konusunu sorduk.

Toplumda beslenme ve sindirim konusunda son yıllarda artan ilgi malumunuz.Ancak tıp eğitimi almayan insanların verdiği bilgilere temkinli yaklaşmanızı tavsiye ediyoruz.Halk sağlığı konusunda çalışmalarıyla İstanbul’un tanınan Kardiyologu Dr Emre Ertürk hocamıza bu beslenme,sindirim konusunu sorduk.
Dr Emre Ertürk konuya miktobiyata nedir açıklayalım diyerek başladı.
“MİKROBİYOTA NEDİR?
Bağırsaklarımızın içi bizimle birlikte yaşayan trilyonlarca bakteri ile kaplıdır. 300’den fazla türü olan bu bakterilerin virüsler ve mantarlar gibi diğer mikroorganizmalar ile birleşerek oluşturduğu yapıya bağırsak florası ya da mikrobiyota adı verilir.
Bu karışım parmak izinde olduğu gibi her insanda farklıdır ve çeşitliliğini kısmen annemizden edindiğimiz mikrobiyota ile birlikte, diyetimiz ve yaşam alışkanlıklarımız belirler.
MİKROBİYOTA NEYE YARAR VE NEDEN ÖNEMLİDİR?
Sağlıklı bir yaşam sürdürebilmemiz için mikrobiyotamızın da sağlıklı bir dengede bulunması elzemdir. Çünkü besinlerin sindirim ve emiliminin düzenlenmesinden, bağışıklık sistemimizin uyarılarak zinde tutulmasından, toksinlerin nötralize edilmesine kadar bir çok faydalı etkileri mevcuttur. Ayrıca sağlığımıza zararlı diğer bakteri ve mikroorganizmaların bağırsaklarımızda üremesine de engel olurlar.
MİKROBİYOTAMIZIN DENGESİNİN BOZULMASI NELERE NEDEN OLABİLİR?
Tek tip gıda ile dengesiz beslenmemiz, yeterince sindiremediğimiz, alerjimizin ya da intoleransımızın bulunduğu gıdaları tüketme alışkanlığımızı sürdürmemiz, yersiz antibiyotik kullanımımız, hareketsiz ve stresli yaşantımız mikrobiyotamızın çeşitliliğini değiştirerek dengesinin bozulmasına yol açar. Bu durum ise bağırsaklarımızın geçirgenliğinde ve besin maddelerinin emiliminde sağlıksız değişikliklere ve toksinlerin yeterince nötralize edilememesine neden olarak tüm metabolizmamızı olumsuz etkiler ve kronik iltihabi bir süreç başlatır. Bu durum hem yemek ertesinde gaz, şişkinlik, kabızlık gibi sindirim sistemi yakınmalarına hem de bozulan metabolizmaya bağlı olarak uzun dönemde obezite, diyabet, lipid bozuklukları, hipertansiyon gibi hastalıkların birlikteliği ile adı anılan metabolik sendroma neden olur.
SAĞLIKSIZLAŞAN BİR MİKROBİYOTANIN KALP DAMAR HASTALIKLARI İLE NASIL BİR İLİŞKİSİSİ MEVCUT?
Çeşitli metabolik bozukluklar ve kronik iltihabi sürecin bir araya geldiği bu olumsuz zemin damarlarımızın iç yüzünü kaplayan astar tabakasının fonksiyonlarının bozulmasına neden olarak damar sertliği sürecini adeta körükleyecektir. Yani bağırsak florasının dengesine ve sağlığına özen göstermeyen bir insanın bir dolu kronik metabolik hastalığa sahip olma ve kalp damar hastalığına yakalanma ihtimali yüksektir.
MİKROBİYOTANIN SAĞLIKLI VE DENGELİ OLMASI İÇİN NE YAPMAK GEREKİR?
Bu nedenle yediğinizde size dokunmadığını önceden deneyimlediğiniz taze meyve, sebze ve kepekli tahıllar gibi lif açısından zengin gıdalarla beslenmeye gayret göstermenizi ve yağlı, şekerli ve lif oranı düşük gıda tüketiminden mümkün olduğunca kaçınmanızı öneririm.”